Üye Girişi
Şifremi Hatırlat Şifremi Hatırlat
| |
Yeni Üyelik Yeni Üyelik

MARAŞDER GENEL BAŞKANLIĞIMARAŞDER GENEL BAŞKANLIĞI
Tel:0212 524 46 46Tel:0212 524 46 46
Faks:0212 621 99 44Faks:0212 621 99 44
infoinfo
@@
marasder.orgmarasder.org

Kahramanmaraş
Dernek Logosu Dernek Logosu


Sol Reklam Sol Reklam

İletişimİletişim Formu Formuinfo@marasder.org
Kaydol
E-Bülten E-Bülten

K.MaraşK.Maraş Canlı İzle Canlı İzle
UlaşımUlaşım Krokisi Krokisi
DavetDavet Bölümü BölümüTanıdıklarınızı çağırın sitemizi canlandırın

FATİH BOZKURT ARAŞTIRDI.

Fatih Bozkurt Araştırdı.


defa gösterilmiştir
Kahramanmaraş Ve Edebiyat

Fatih BOZKURT

İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

2. sınıf







Maraş, edebiyat dünyasına nice isimler hediye etmiş birşehirdir. Bağrından çıkan gönül erbabı insanlar, ruhlarında demlenen tarifsizacılarla ve ümitlerle kalemlerine yön vermişlerdir.

Edebî sahada niye böylesine münbittir Maraş? Maraşlınıngenlerinde mi vardır yazma istidadı? Ya da yılların verdiği bir acının dışayansıması mıdır bütün bu yazılanlar?


Maraşlı şair ve yazarları sayarken bunların başında, her nekadar Maraş?ta doğmasa da her fırsatta Maraşlı olmakla övünen Necip Fazılgelmektedir. Dedesi Kısakürekzade Mehmet Hilmi Efendi?den dinledikleri; taşıylatoprağıyla, şehrin ruhani atmosferiyle içine işler. Bu konuda şöyle der NecipFazıl: ?Maraşlılar, Memleketinizde doğmadım. Fakat babadan oğula, oranın eskibir familyasından geliyorum. Kendimi yüzde yüz Maraşlı sayabilirim. Maraş?aekleyebilecek hiçbir şerefim yok. Fakat Maraşlı olmaktan gelen bir şereftaşıyorum. Bu şerefi, içimde rast gele bir duygu değil, sistemli bir gururhâlinde besledim. Sultanlık günlerinde, sultanın verdiği en büyük rütbelerdenbirini taşıyan büyükbabam her fırsatta şöyle derdi: ?Büyükbabanın memuriyeti vemevkii ile iftihar etmeyeceksin, ancak onun içinden geldiği yer ve o yerdekiitibar derecesiyle övüneceksin.? Ve büyükbabam bana, gözleri derin bir daüssılaçukuruna kaçmış, Maraş?ı, Maraşlıyı, Maraş?ın taşını, toprağını, bağını,bahçesini, suyunu, havasını anlatır dururdu. Çocukluk günlerinden beri,masalını dinlediğim; aslan, yiğit yatağı ve destanlar memleketi Maraş meğer birrüya âlemini yeryüzüne kabul ve tasdik ettirecek o yermiş.?


Necip Fazıl?ın ifade ettiği büyülü atmosferi, 12 ŞubatKurtuluş Bayramı -Çete Bayramı da denir- vesilesiyle Maraş?a gelen Ahmet HamdiTanpınar da benzer cümlelerle ifade eder: ?Ben 1943 Şubat?ında ilk defa bubayrama şahit olduğum zaman şaşırmıştım. Bütün şehir altüsttü. Takvimin dışındabir zamanı yaşıyordu.?


Savaş ve onun sonrasında yaşananlar, takvimlerin dışında birzamanı hep yaşatmıştır Maraş?a. İllaki acının rengi gelip bir yerlerde 12 Şubatöncesinin zemheri soğuklarına dayanmıştır. Azınlıkların ihaneti, işgalkuvvetlerinin halka edip eylediği zulümler, zihinlere unutulmamacasınakazınmıştır.


Çocuklar kahramanlık destanlarıyla büyütülmüştür Maraş?ta.Sütçü İmam?ın, Aslan Bey?in, Çakmakçı Sait?in, Ali Sezai Efendi?nin, RıdvanHoca?nın yiğitlikleri, maddi ve manevi yönlendirmeleri her körpe gönüldekendine bir yer bulmuştur. Kendi çocukluğumdan hatırlarım. KurtuluşBayramlarının coşkusuna çocuk yüreğimizle iştirak ederdik. Nerede etrafındatoplananlara savaş yılları hatıralarını anlatan, saçı sakalı ağarmış nur yüzlübir gazi görsem kulak verirdim anlattıklarına. Kim bilir belki de yıllar sonraSütçü İmam?ı, Senem Ayşe?yi hikâyelerime konu edinmem de bunlara dayanıyordur.Ve dinleyip de yazmaya cesaret edemediğim, yüreğimi acıtan daha nice hatıralar?Onlar sadece dost meclislerinde kabuk bağlamış yaralarımızı kanata kanatadillendirilebilir.


Necip Fazıl?ın, Maraş?ın kurtuluşunu anlatan Tohum Piyesi deişte böylesine hatıraların yazarı rahatsız etmesiyle ortaya çıkan bir eserdir.Tohum?da şöyle yazar Necip Fazıl: ?Madde ruhun hizmetine girdiği anda kuvvetiyüz binlerce kere büyür. O zaman bir teneke parçası bir süngüye ve bir çakmaktaşı bir topa bedeldir. O zaman kemik çeliği yer ve kan ateşi yutar. Maraş?ıböyle anlayın.?


Maraş gibi küçük bir Anadolu şehrinde bu kadar çok yazar veşair çıkmasının sebepleri kendisine sorulan Rasim Özdenören de Dört MevsimMaraş dergisinde şöyle yazar: ?Bir Maraşlı olarak zaman zaman karşılaştığım birsoru var: Nasıl oluyor da diyorlar, Maraş gibi küçücük bir kentten bu kadar çokad bir anda ortaya çıkabiliyor? Maraş?ın esas itibariyle dışa kapalı bircoğrafyada konumlandığını söylemiştim. Dışarıya doğru açılmayı ve genişlemeyi düşünmeyenMaraşlı, içe ve kendine doğru derinleşmede mesafeler kat etmiştir.?


Şehrin dışa kapalılığı biraz da korunmuşluğuyla birlikte biranlam ifade eder. Zaman zaman resmi ideolojiye ve bürokrasiye karşı dakırgınlığı olmuştur Maraşlı?nın. Kuş uçmaz kervan geçmez bir yer değil elbette;ama ne tevafuktur ki, bir dönem ülkenin kalkınması için dört bir tarafa yapılanana yollar Maraş?tan geçmemiştir. Hal böyle olunca, kendi kendine yetebilen,yetmek zorunda kalan ve mücadelesini de savaş yıllarından beri bu şekildesürdüren bir şehir hüviyetine iyiden iyiye bürünmüştür.


İçeriye doğru derinleşen Maraş?ta Tanpınar?ın da dediği gibibaşka başka zamanlar sıkça yaşanır. Şehrin caddeleri akşam ezanlarıyla günevedaya hazırlanır. İnsanlar evlerine, muhabbetin demlendiği o has bahçelerineçekilirler. Hazreti Ali Cenkleri, Battalgazi Destanları, Malik EjderMenkıbeleri anlatılır. Yunus ilahileri dertli dolap gibi kıvranıp duransinelerden dışarıya coşkun ırmaklar gibi çağlayarak akar. Sonra hayatınkıyısından köşesinden kahır kervanları geçer ay ışıklarında. İsyanı işgalyıllarında unutan gönüller, Ebrehe ordularına karşı, ?Oranın sahibi var, orayıo Sahip korur.? diyenin teslimiyetine sığınırlar.


Ebabiller cıvıldaşan sebillerin kitabesinde civanlaşır canSırtını Ahir Dağlarına (Ahırdağ) yaslayan şehir, bir korunmuşluğu bir güveniyaşar. Zemine direk kılınmış dağ, hilâl biçiminde kavislenerek şehri adetakucağına alır. Ahir Dağları şehrin kuzeyindedir. Sırtını dağa yaslayan evler,yoksulluğu, hüznü, savaşın yüreklere kazıdığı acıları azaltmaya çalışır. Bütünbu yaşananlar; sırtını dağa yaslayan, yönünü kıbleye çeviren şehrin hâl dilidua makamıdır. Bu hâl, bu makam her daim farkında olunsun ya da olunmasın etkietmiştir sakinlerine.


Gurbet dönüşlerinde şehre yaklaştıkça nasıl bir ruhatmosferine girdiğini, şehri nasıl algıladığını Nuri Pakdil şu kelimelerleifade eder: ?Küçük bir ırmak köprüsüne yaklaşırken, kentin kutsal bekçisi gibi,kentin inanç simgesi gibi, tepedeki mezar size el eder: Malik Ejder. Derleniptoparlanıp saygınızı sunarsınız. Bu ırmak, her gece kenti yıkar. Kentin,yıkanmış olarak ayın koynuna girme töreni sık sık yinelenir. İnsan ruhundakidinginlikle kentimizin dinginliği uyumludur. Arada sırada baş kaldırır, sonrayeniden başını içine çeker. Şimdi hüzünlü dönemini yaşamaktadır. Kent sizedoğru yürür, siz kente doğru yürürsünüz. Ölülerinizle dirilerinizle birer birerkarşılaşırsınız. Gece gecedir ya, bir gündüze dönüşür, ölülerinizin anılarıiçinizde, deprem gibi sarsılır bir yeriniz. Bu sarsıntılardan yaşama sevincidoğar kentin ortasında. Gülerek caddeleri, sokakları geçersiniz. Bir ev büyüranılarımda. Kutsal kitabı açıp ilk sayfasından ilk satırı okuduğum ev. Eskievimiz. Doğduğum ev.? Çevrenin oluşturduğu bu gizemli atmosfer, yer yer içinekapanmanın, sonra başkaldırının, yeniden kendi değerlerine dönmenin insanruhunda tutuşturduğu duygularla edebiyat atmosferinin oluşmasında etkenolmuştur.


Hikâyeci Recep Şükrü Güngör de yazıya yönelmesini; şehrin,köyün atmosferini şöyle anlatmaktadır: ?Neden yazıya ulaştım? Hiçbir yazartanımadan, bir öncü bulmadan nasıl oldu bu iş? Maraş?ın havası suyu mu? Evethavası? Maraş?ta sözlü kültür hâlâ yaşar, özellikle de köylerde. Destanlar,masallar, halk hikâyeleri anlatılır. Bu birinci ve en temel yetişme ortamı.İlkokula gittiğim yıllarda akşamları köy odalarında toplanılır; oralardaMuhammediye, Leyla ile Mecnun, Kerem İle Aslı eserleri okunurdu. Buluğ çağınaermeyenler ancak Muhammediye okunan meclislere girebilirlerdi. Leyla ile Mecnunmeclislerine ancak ergenler girebilirdi. Aşk hikâyelerinin anlatıldığımeclislere yaşım tutmadı. Pencereden dinlemeye çalışır, bazen de büyüklereyakalanırdık. Yaşım tuttuğunda köye televizyon geldi, o meclisler yerini karakutuya bıraktı. Bundandır ki yeniler arasında hikâye romanla uğraşan değil deşiirle uğraşan daha çok. Şiir mekânsız, şiir devletsiz, şiir ülkesiz.Hikâyecinin mekânı, çevresi, tabiatı vardır. Ama şair daha özgür, daha büyükbir coğrafyayı kuşatandır.?


Recep Şükrü, köy hayatının yanı sıra yazıya yabana gidişleri,oradaki atmosferi, günün yorgunluğu insanların omuzlarından süzülürken farklıbir dünyaya geçişi anlatır. Yaban akşamlarında dinledikleri, onun yüreğinekarşılığını sonradan bulacağı hikâyeleri nakış nakış işlemektedir. Çoğuhikâyesinde ele aldığı köy gerçeği, o günlerden dimağına bırakılmış esriktatlardan nemalanmıştır. O günleri şu kelimelerle ifade eder: ?Çocukluğumundiğer önemli unsuru köy seyirlik oyunlarıdır. Pamuk toplamaya giderdik yazıköylerine. Aşiret ağalarının tarlalarında çalışırdık. Akşam paydosundan sonraçadırların meydanında toplanır, ay ışığında oyun kurardık. Kambur?un türküleri,manilerinden çok etkilenirdim. Meddah dinlerdik bazı akşamlar. Köyümüzün muzipadamları bir sandalyeye oturur komik hikâyeler anlatırlardı. İş yorgunluğunu,yoksulluğun acısını, köyden uzak bir yerde toz toprak içinde yaşamanın sıkıntısınıunuturduk. O akşamlarda oynanan oyunlar, kar yağınca şehre kapanan köydekurulan oyunlar yetişmemde en temel etkendir. Zihnimde bir adamla bir kadın hepkonuşup duruyor. Hele de bir köylü ninesi habire hikâye anlatıyor. Bazılarınıyazıya aktarıyorum.?


Yine bu konuda görüşlerine başvurduğumuz şair Mehmet Doğanda, Maraş?taki ortamı anlatırken bugüne kadar hiç duymadığımız yakıştırmalarlameseleyi ele alır. ?Narsist? sıfatını tatlı bir eda ile Maraş için kullanır.Kendini beğenmiş bir şehir... Kendine, kendi güzelliğine vurgun bir şehir? Dışakapanmışlık, içe yönelmenin vesilelerinden biri olmuştur. Malik Ejder gibi,Ukkaşe Hazretleri gibi sahabelerin şehrin atmosferinde oluşturduğu manevihavaya işaret eder. Şunları söylemektedir Mehmet Doğan: ?Maraş?ın en önemliözelliklerinden biri coğrafi konumudur. Haritaya bakılırsa çok hassas birnoktada bulunduğu görülür. Torosların kuşatması altında bulunan Maraş, ormanıbol, yaylaları zengin bir ildir. Kışın ovada, yazın yaylada yaşama geleneğiolan illerin kültürü zengindir. Küçük çaplı da olsa ?göç? geleneği olantopluluklar hareketli, heyecanlı, hassas, zengin bir ruh yapısı içindedirler.Sürekli yenilenirler. Bu hayat tarzı dillerine de yansır. Türküleri, manilerirenklidir. Hele de devletin onu cezalandırması, kendi hâline bırakması,geleneksel yapısının bozulmasını geciktirmiş, kendine yeter bir toplum olmasınısağlamış, bu da onun için bazı yönlerden hayrına olmuştur, denebilir.


Kendi zaferlerini kutlayan, kendi sevdalarını yaşayan Maraş,geleneksel yapısı içinde kendi güzelliklerinin vurgunu bir il olagelmiştir.Narsist bir yönü vardır Maraş?ın. Güzele vurgundur. Güzel görmeyi,güzelleştirmeyi, güzel görünmeyi sever. Övünmeyi sever, Maraşlı. O yüzden zineteşyaları, el sanatları bakımından çok zengindir. Bunu saza ve söze de döker.Kadınlarını güzel giydirir, süsler ve çok sever. Övünmesi de dövünmesi dedehşetlidir, onun. Bu duyarlılık şairlikle dile dökülür, ancak. Maraşlı,masalı, cengi, destanı sever. Malik Ejder, Ukkaşe menkıbeleri onun şuuraltınıbesleyen önemli kaynaklardır. Sütçü İmam en son, en yakın olanıdır. Mahallibasının da çok önemli bir yeri vardır, Maraş?ta sanatçı yetişmesinde. Bir deMaraş?a tayin edilen devlet memurlarını incelemek lazım. Özellikle Öğretmenokulunda, diğer okullarda görev yapan Edebiyat öğretmenlerini yabana atmamakgerek. Okuma yazma oranının vasat olduğu illerdendir, Maraş. Afşin, Elbistan,Andırın, Göksun ve diğer ilçelerde de zengin bir şairler geleneği vardır.Maraş?ın köylerine kadar çerçilerin heybelerinde taşınıp satılan halkhikâyeleri, Hz. Ali cenkleri, Battalnameler, Muhammediyeler, Mevlidler ve dahaneler nelerle beslenen toplum ruhu, elbette o duyarlılıkları dillendirecekağızlar da yetiştirecekti, yetiştirdi de. Bütün bunlar Necip Fazıl rüzgârıyla dagüç kazanınca bugünlere gelindi.?

Maraş?ın şehir merkeziyle köyüyle sahip olduğu bu atmosfer,sistematik bir şekilde edebiyat ortamının oluşumunu tetiklemiştir. AyrıcaMehmet Doğan?ın da dediği gibi bir Necip Fazıl rüzgârıyla Maraşlı?nın şuuraltına tatlı esintiler fısıldanmıştır. Sonradan gelen nesil, Necip Fazıl ruhunuve estetiğini yakalamaya çalışmıştır. Özellikle daha lise yıllarında NuriPakdil?in etrafında toplanan bir grup genç, Maraş?ın edebiyat dünyasında iyideniyiye kendini kabul ettirmesinde etkili olmuştur.


Yine Mehmet Doğan?ın, yabana atmamak gerek dediği edebiyatöğretmenlerinin etkisini, Kahramanmaraş Lisesi?nde okumuş olan Erdem Bayazıtşöyle anlatır: ?Edebiyat öğretmenleri açısından da şanslıyız. Tanpınar?ınöğrencisi Mustafa Atatanır edebiyat hocamız. Ayrıca yine bir başka edebiyathocamız, Haldun Taner?in öğrencisi Handan Hanım?dır ki beni öğretmenlerodasında ilk kez diğer öğretmenlere takdim eden de odur. Bir de Yusuf Ziya Beydiye bir edebiyat öğretmenimiz var. O da bizi çok seviyor, çünkü o zamanlarRasim?in Varlık?ta yazıları çıkıyor, biz çeşitli yerlerde yazı yazıyoruz. Hattabir gün, tam hatırlayamıyorum Ataç mı ölmüştü, Sait Faik mi, hangisiydi, sankibizim yakınımızmış gibi, Yusuf Ziya Bey geldi başsağlığı diledi. Kendisi de edebiyatöğretmeni olmasına rağmen, bizi edebiyat ailesinden görüyordu. Böylehocalarımız vardı, böyle bir ortamımız vardı. Bu Allah?ın bir lütfu değildir denedir? Yani burada anlatmak, vurgulamak istediğim şu: Türkiye?de ilk defaAnadolu?da bir okuma harekâtı başlamış.?


Nuri Pakdil, 1950?li yıllarda lise öğrencisiyken kendiniifade edebilme yolu olarak dergiyi seçer. O yıllarda Hamle adında bir dergiçıkarır. Ve çevresinde Erdem Bayazıt, Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Akifİnan, Alaaddin Özdenören gibi istikbalin güçlü kalemleri vardır. Lise yıllarıbirlikte geçmiştir. Nuri Pakdil, bir ağabey konumundadır. Maraş?ın en meşhurcaddesinde -Trabzon Caddesi- kol kola gezerler. Özellikle Erdem Bayazıt veCahit Zarifoğlu, birbirlerine şiirler okur.


O günleri şöyle anlatır Erdem Bayazıt: ?Belki hayatımda ilkdefa liseyi değişik bir şekilde yorumlamak, lisedeki bu birikimi anlatmakistiyorum. 1955 yılında lise öğrencileri bir araya gelmişler ve ilk defaAnadolu?da bir edebiyat harekâtı, bir okuma harekâtı başlamış. Bu da tabi NuriPakdil gibi gerçekten çok ışıltılı, çok vurgulu bir sanatkârın, bir yazarınönderliğinde olmuş. Biz lise birinci sınıfa başladığımızda Nuri Pakdil lisedördüncü sınıfta okuyordu... O zaman iki türlü lise vardı. Bir dört sınıflıliseler, bir üç sınıflı liseler. Maraş gibi bir yerde, Nuri Pakdil?in getirdiğiyenilik nedir? O günlerde, Maraş otuz kırk bin nüfuslu bir kasaba sayılabilir.Nuri Pakdil lise edebiyat kolunun Hamle dergisini çıkarıyor. Ayrıca yineMaraş?taki yerel gazetelerin birinde, Hizmet adlı mahalli gazetede, henüz liseöğrencisi olan Nuri Pakdil sanat sayfası düzenliyor. Tabii sadece Nuri Pakdildeğil, orada önemli isimler de var.?


Erdem Bayazıt?ın atıfta bulunduğu önemli isimler arasındaAkif İnan da vardır. Fakat o, Maraşlı değildir, liseyi okumak için Urfa?danMaraş?a gelmiştir. Ama duygu düşünce noktasında tam da hamuruna uygun bir ortambulmuştur kendisine.


Maraşlı olmayıp da Maraş?la anılan sadece Akif İnan değil.Belki soy isim benzerliğinden olacak, Bahattin Karakoç, Abdurrahim Karakoçgibi, çokları Sezai Karakoçu da Maraşlı zanneder. Hâlbuki o, Diyarbakırlıdır.Kaderin cilvesine bakın ki, ortaokulu Maraş?ta yatılı öğrenci olarak okumuştur.Yıllar sonra o yılki duygularını büyük bir hasret ve vefa duygusuyla, öz birşekilde şöyle ifade edecektir Sezai Karakoç: ?Maraş, çocuk yüreğimin ateşaldığı yer. Belki ondan önce rüya âlemi gibi bir iç dünyanın sahibiydim.Derinliğe aday bir dünya. Bu, Maraş?ta alev aldı denebilir.?


Edebiyata ilgi arttıkça yeni yeni dergiler de boy göstermeyebaşlamıştır. Nuri Pakdil?in Hamle?sinden sonra Cahit Zarifoğlu?nun Açı?sı,Kamil Aydoğan, Duran Boz ve Mehmet Nalbantoğlu?nun birlikte çıkardıkları KelamDergisi, Feramuz Aydoğan ve Nedim Ali Zengin?in birlikte çıkardıkları EsraYazıları, daha sonra Andırın?da Nedim Ali Zengin?in tek başına çıkardığı İkindiYazıları, Bahattin Karakoç?un Dolunay Dergisi, Abdullah Yılmaz vearkadaşlarının çıkardığı Kırkbaşak Dergisi ve daha niceleri Maraş?ta edebiyataverilen önemi gözler önüne sermektedir.


Sezai Karakoç?un da dediği gibi, çocuk yüreklerin ateşaldığı bu atmosfer; tarihin hafızalara kazıdığı hatıralarla, gelenek vegörenekleriyle, havası, suyu, taşı toprağıyla birçok değerli edebiyatçınınyetişmesinde ?dutluk? vazifesi görmüştür. Görmeye de devam etmektedir.

YORUM GÖNDERYORUM GÖNDER
  Adınız Soyadınız :
  Mesajınız :
Not : Lütfen küçük harf kullanınız. Maksimum 500 karakter

Önemli Not : Gönderilen mesajlar sistem tarafından kayıt altına alınmakta olup site yöneticileri tarafından görülmektedir. Lütfen bu hususa dikkat edelim ve başkalarını rahatsız edici mesajlar göndermeyelim.
Sayfa Üretim süresi :0,2734

90 212 524 46 46 © 1999 marasder.org
Kahramanmaraş Derneği (Maraşder) http://www.marasder.org

Tam Ekran